hay-otel-alacati-tarihi

Alaçatı Tarihi

Alaçatı tarihi

 

Son yılların gözde tatil beldesi, İzmir’in incisi Alaçatı’yı duymuşsunuzdur. Peki bu eşsiz güzellikteki yörenin tarihi hakkında bilginiz var mı?

 

Bir zamanlar İyonya’nın merkezi olan Alaçatı, antik çağlarda Agrilia olarak bilinirmiş. Osmanlı Devleti döneminde Alacaat Aşireti’nin yerleştiği ve Piyadeler-Süvariler köyü olarak anılan bu şirin kasabanın isminin Alaçatı’ya dönüşmesinin de bu yıllara denk geldiği söylenir. Diğer bir deyişle Alaçatı, buraya yerleşen Alacaat Aşireti sayesinde “Alaçatı” olarak bilinmeye başlamış.

 

Bu güzel beldenin önemli bir ticaret merkezine dönüşmesi ise 1850’li yıllara dayanır. O yıllarda kasabanın güney kısmı bataklıkmış ve sıtma hastalığı baş göstermiş. Zamanın sadrazamının isteğiyle bataklığı kurutma çalışmaları başlamış. Bu işin başında olan Hacı Memiş Ağa, adalardan Rum işçileri getirterek yeni Alaçatı’yı kurmuş.

 

Şurası çok açık, Alaçatı ‘ya yerleşen Rumların sayesinde beldenin mimarisinde değişiklikler olmuş. Hatta bugün hayran hayran baktığımız cumbalı taş evler, o zamanlar inşa edilmeye başlamış. Meraklısı olanlar bilirler, yöreye has taşlardan inşa edilen bu taş evlerin en büyük özelliği, evlerin içinin yazın serin, kışın sıcak oluşu.

 

Ayrıca yine beldeye yerleşen Rumlar sayesinde bağcılık ve şarapçılık gelişmiş. Hatta bir zamanlar limanda açılan şarap fabrikasından dünyanın her yerine Alaçatı şarapları ihraç edilirmiş. İnanmazsınız, Alaçatı şarapları oldukça ünlüymüş ve ticaret hayatı baya hareketliymiş.

 

Tarım sanayinin gelişmesiyle birlikte yörede zeytin, enginar, narenciye yetiştirilmeye baslanmış. Hemen belirtelim ülkemizde sadece bu bölgede yetişen sakız ağacları yine o dönemde buraya yerleşen Rumlar tarafından getirilmiş.

 

Balkan Savaşı zamanı Yugoslavya ve Makedonya gibi ülkelerden Alaçatı’ya gelen göçmenler olmuş. Bu durum Rumlar arasında huzursuzluk yaratmış. Hatta Alaçatı’dan ayrılıp, daha sonra geriye dönenler olmuş. 1923 yılında Türkiye ile Yunanistan arasında imzalanan Mübadele Anlaşması ile nüfus değişimi gerçekleştirilmiş ve Rumlar adalarına geri dönmüş. Alaçatı’ya ise Balkanlar’dan, Selanik’ten, Kavala’dan, Girit’ten ve İstanköy’den gelen Türkler yerleşmiş. Onlar da bağcılık ve zeytincilik bilmediklerinden dolayı geçim kaynakları tütün ekme, kavun, enginar yetiştirme ve hayvancılık olmuş.

 

Daha sonra tarımsal üretim yerini ticarete ve turizme bırakarak günümüze gelinmiş.

Hatta 1990’lı yıllarda, rüzgar sörfüne gönül verenlerin beldeye gelmesiyle beraber, Alaçatı’nın turizm alanında parlamaya başladığını söyleyebiliriz. Doğrusu taş evlerin keşfedilip, onarılması da yine bu yıllara rastlıyor.

 

Hiç kuşkusuz Alaçatı bugün dünyanın en önemli surf merkezlerinden biri. Dahası birbirinden güzel plajları, Alaçatı otelleri, restoranları, pazarı, kafeleri ve butikleriyle Türkiye’nin en gözde tatil yeri. Kısacası Alaçatı hem dinlenmenin hem de eğlencenin kasabası.

 

En kısa zamanda bekleriz…