hay-otel-alacati-tas-evler

Alaçatı Taş Evleri

Biliyorsunuz, İzmir’in gözde tatil beldesi Alaçatı’nın taş evleri meşhur. Hatta Arnavut kaldırımlı dar sokaklarda yan yana dizilmiş tarihi taş evler için bu çevrenin en önemli yapılarıdır, Alaçatı’nın simgeleridir diyebiliriz.

2000’li yıllarda rüzgar sörfüne gönül verenlerin köyü keşfetmesiyle beraber, Alaçatı’nın popüleritesi arttı. Taş evler restore edilmeye başlandı ve evlerden begonvillerin sarktığı, sokakların sakız ve lavanta koktuğu masalsı diyar ortaya çıktı.

Gelelim Alaçatı taş evlerinin tarihçesine…

1850’li yıllarda Alaçatı’nın güneyi bataklıkmış.  Ne yazık ki o dönemde sıtma baş göstermiş, halk hastalıkla savaşıyormuş. Bataklığı kurutmak için limanın oraya bir kanal açılmasına karar verilmiş, kanal yapımında çalışmak üzere adalardan Rum işçiler getirtilmiş. İşte günümüzde hayranlıkla baktığımız tarihi taş evler, kanal yapımında çalışmaya gelen Rum işçiler tarafından inşa edilmiş ve günümüzün Alaçatı’sı kurulmuş.

Ege’deki sahil kasabalarının çoğunda Rum mimarisinin izlerini hemen farkedersiniz. Alaçatı’daki tarihi evlerde göze çarpan ilk Rum esintisi ise; evlerin taş ve kullanılan taşın bu yöreye ait oluşu. Peki bu taşın özelliği ne diye soracak olursanız, zaman içinde sertleşmesi diyebiliriz. Yani ilk yapılırken küçük bir darbeyle bile zarar görebilecek bir malzemeyken, iki üç hafta içinde sertleşip evlerin günümüze kadar gelmesini sağlamış. Ayrıca evlerin yapımında kullanılan malzemelerin evlerin kışın sıcak, yazın serin olmasını sağladığını da belirtmeden geçmeyelim.

Evlerin hemen hemen hepsinin iki katlı ve cumbalı oluşu, göze çarpan bir diğer Rum mimari etkisi. Çoğunda da arka avlu vardır. Bunun yanında kapı veya pencelerde mavi renk kullanılması başka bir ayrıntı olsa gerek. Bir de malzeme olarak taşın yanı sıra ahşap kullanımı dikkat çekiyor.

Şurası çok açık Alaçatı tarihi, kültürel ve doğal güzellikeri içinde barındırdığından dolayı çok özel bir yer. Dar sokaklarda yer alan cumbalı, arka avlulu taş evlerin çoğu 100-150 yaşında. Dahası bu evlerin yeni sahiplerinin de onları aslına uygun şekilde onarması ve koruma amaçlı yerleşmeye önem vermesi sebebiyle Alaçatı’da mimarı yozlaşma gözlenmiyor. Birer birer onarılan taş evlerin sadece oturmaya yönelik tasarlanmadığı da bir gerçek. Bazısı butik otel oldu, bazısı restoran oldu, bazısı da kafe olarak hizmet veriyor. Ancak yeni sahipleri Alaçatı’nın atmosferini bozmamaya o kadar özen gösteriyor ki, kıraathanelerinde bile plastik sandalyeye rastlanmaz.

Bunun yanında Alaçatı kentsel sit ilan edildiğinden dolayı yeni yapılan evler yörenin mimarisine uygun şekilde tasarlanıyor. Elbette bu durum oldukça sevindirici çünkü Alaçatı’nın mimari dokusunun bozulmasına asla izin verilmiyor. Yani burada çok katlı bina yapımına geçit yok.  İşte bu yüzden Alaçatı’nın masalsı atmosferi gelenleri büyülüyor.

Alaçatı butik otelleri beldenin her yerine dağılmış olsa da çoğu hayranlıkla baktığımız taş evlere yakın durumda konumlanır. Her mevsim güzel olan beldemizin yaz sezonunda oldukça ilgi gördüğünü belirtmekte fayda var. Özellikle yaz aylarında Alaçatı’da konaklama ve en iyi fiyat için erken rezervasyon yaptırmanızı öneririz.