IMG_2779

Alaçatı hakkında bunları biliyor musunuz?

Alaçatı taş evleri, yel değirmenleri, arnavut kaldırımlı sokakları, plajları, Alaçatı butik otelleri, Çeşme otelleri, Alaçatı plajları, beach clubları, rüzgar sörfü, yöresel ot yemekleri, damla sakızı, festivalleri, tasarım dükkanları, restoranları ve gece hayatıyla Türkiye’nin en gözde tatil beldelerinden biri. Aslında tüm bu saydıklarımız Alaçatı’nın en bilenen özellikleri. Pek duyulmayan, daha az bilinen yanlarını da sizin için hazırladık.

Agrilia

Önemli bir İyon kenti olan Alaçatı’nın Antik çağda adının “Agrilia” olduğunu daha önce duymuşsunuzdur. Şimdi tatilcilerin gözdesi olan Alaçatı bir zamanlar İyonya’ya gelen tüccarların dinlenme merkeziymiş. Çoğu İon kentinde olduğu gibi, Agrilia’nın verimli topraklarında da bağcılık ve zeytincilik yapıldığı biliniyor. O zamanlar beldemize en yakın diğer İyon kentleri ise, Erythrai yani Ildır, Urla’da bulunan Klazomenai ve komşu Sakız Adası diğer adıyla Chios’ta bulunurmuş. Günümüzde bu yerlerde aynı Alaçatı gibi popülerliklerini koruduğunu belirtmeden geçmeyelim. Örneğin Urla, şarap bağları ve gastronomi alanında adından sıkça söz ettiriyor.

Piyade ve Süvari

Osmanlı zamanında bölgede bi yaya-müsellem yani Piyade ve Süvari köyü kurulmuş. Köy sakinlerinin çoğu Alaçat aşiretinden olduğundan dolayı zamanla köyün adı Alaçatı olarak adlandırılmaya başlamış.

Osmanlı zamanında Rumlar ve Türklerin beraber yaşadığı Alaçatı’ya mübadeleden sonra  bölgeden ayrılan Rumların yerine Kavala, Selanik, Girit’ten gelen Türkler ve Boşnak göçmenleri yerleşmiş.

Şarap ihracatı

Alaçatıdan Sakız Adası ve Avrupa’ya şarap ihracatı yapılırmış. 1800’lu yıllarda Avrupa’da yetişen üzümlerde bir hastalık görülmüş ve şarap üretimi durmuş. Avrupa’nın üzüm ve şarap ihtiyacına cevap veren limanlardan biri de Alaçatı limanı olmuş. Hatta o yıllarda yöre ekonomisine bağcılık, şarap üretimi, zeytincilik ve zeytinyağı üretiminin oldukça katkıda bulunduğunu söyleyebiliriz.

Taş evler

Alaçatı denildiği zaman akla ilk gelen şeylerden biri arnavut kaldırımlı sokakları süsleyen taş evler olsa gerek. Rum ve Osmanlı mimarisi izlerini taşıyan Alaçatı taş evleri 1850’li yıllarda yapılmış. Son derece estetik bir görünüme sahip olan evlerin en büyük özelliği bu yöreden çıkan taşlardan yapılması. Bu malzeme evlerin yazın serin, kışın sıcak tutmasını sağlıyor. Evlerin diğer bir özelliği de hemen hemen hepsinin iki katlı, cumbalı ve avlulu olması. Alaçatı taş evleriyle ilgili hazırladığımız detaylı yazıya buradan ulaşabilirsiniz.

Köy içi ve deniz

Sanılanın aksine Alaçatı merkezinin denize kıyısı yoktur. Oysa büyük çoğunluk Alaçatı köy içinin denize sıfır olduğunu düşünür. Öte yanda Alaçatı’nın denize bakan yanı, yani rüzgar sörfünün yapıldığı nefis koyları ve plajlarının olduğunun altını çizelim.

Sit alanı

Alaçatı 2006 yılında kentsel sit alanı ilan edildi. Bunun Alaçatı için çok iyi bir gelişme olduğunun altını çizelim. Demek ki, köy içinde bulunan eski taş evler aslına uygun şekilde onarılacak ve Alaçatı’nın seyretmeye bayıldığımız mimarı dokusu böylece korunmuş olacak. Ayrıca bu yönetmelikten dolayı yörede yeni yapılan evlerde Alaçatı konseptine uygun şekilde yapılacak.

Sörf merkezi

Alaçatı yılın 330 günü dinmeyen rüzgarıyla meşhur. Hatta Alaçatı rüzgarı sayesinde dünyanın sayılı sörf merkezlerinden biri. Bu bölge dünyada “Alaçatı surf paradise” olarak biliniyor. Sığ ve durgun deniziyle windurf öğrenmek isteyenler ve başlangıç seviyesindekiler için de ideal konumda. Diğer yandan Dünya Sörf Şampiyonasına ev sahipliği yaparak rüzgarla dans eden dünyaca ünlü sörfçüleri de izleme olanağı sağlıyor.

Sakız Ağacı

Damla sakızı ağacının dünyada sadece bu yörede ve Sakız Adası’nda yetiştiğini biliyor musunuz? Mastika olarak da bilinen damla sakızı oldukça ender yetişen bir bitki ve en büyük özelliği yaprak dökmemesi. Gıda, sağlık ve kozmetik alanlarında kullanılan sakız Alaçatı’da karşımıza çoğunlukla sakızlı kurabiye, sakız reçeli, sakızlı muhallebi, sakızlı Türk kahvesi, sakız likörü gibi lezzetlerle çıkıyor.